Teknolojinin insan hayatının merkezine yerleşmesiyle birlikte eskiye ait olan rutinlerimiz, yöntemlerimiz ve alışkanlıklarımız, yeniliğin getirdiği değişim rüzgarıyla birlikte devasa bir dönüşümün öznesi haline geldi. Bu dönüşümden en çok etkilenen alışkanlarımızdan ve yöntemlerimizden bir tanesi de hiç şüphesiz öğrenme modellerimizdi. İnternet ve bilişim sistemlerinin her alanda kullanılmaya elverişli hale gelmesiyle birlikte uzaktan eğitim kavramı, yeni nesil öğrenme modeli olarak hayatımıza girmeyi başararak dönüşümün bir sonucu olarak karşımıza çıktı.
Eğitimin verildiği kurumlarda fiziksel olarak bulunmayı zorunluluk olmaktan çıkartarak internet üzerinden erişilebilen video ve görsel destekli online eğitimler, yepyeni bir öğrenme yöntemi olmuş ve bilgiye erişimi sınırsız hale getirerek herkesin, istediği her şeyi, istediği zaman diliminde öğrenebilmesine imkân tanımıştı. Asıl adı “E-Learning” olan ve dilimizde E-Öğrenme olarak isimlendirdiğimiz bu metot, hem bireysel hem de kurumsal kullanıcıların eğitim ile ilgili süreçlerinde başvurduğu bir yöntem haline gelmişti. Uzaktan eğitim yöntemi ile bireysel kullanıcılar, alanında uzman kişilerin eğitimlerini alabilirken kurumsal kullanıcılar da çalışanlarına toplu eğitimler verme olanağına sahip olmuştu.
Özellikle kurumsal kullanıcılar yani tüzel kişiliğe sahip olan şirketler için uzaktan eğitim metodu, fiziksel bir ortama ihtiyaç duyulmayacak olması sebebiyle finansal açıdan ve hiçbir etmene bağlı kalmaksızın, doğrudan istenilen konuda eğitime hızlıca ulaşılabilmesi sebebiyle verimlilik açısından çokça tercih edilmeye başlanmıştı. Ancak bu platformlarda da “internet öğrencisi” olarak tanımlayabileceğimiz kullanıcılar veya çalışanlar için klasik eğitimde de yaşanan dikkat dağınıklığı, ilgi kaybı gibi sorunlar gündeme gelmeye başlamıştı. Çalışanlarına katmak istediği bilgi ve yetenekler noktasında bu gibi problemler nedeniyle istenilen başarıyı yakalayamayan firmalar, E-Öğrenme yöntemine ek olarak yeni arayışlar içine girmişlerdi. İşte tam da bu noktada oyunlaştırma (gamification) metodu, uzaktan eğitim modelinde yaşanan sorunları gidermek amacıyla mevcut eğitim modellerine yeni bir soluk getirerek değişimin karşı konulamaz avantajlarını gözler önüne sermiş ve faydasını tüm nitelikleriyle kanıtlamıştır.
Türkiye ve yurtdışında uzun yıllardır e-learning ve Gamification konularında çalışmalar yapmış, kurumun Genel Müdürü Mert Kestek, Türkiye’nin özellikle e-learning’de avrupanın birçok ülkesinden daha önde olduğunu aktardı. Başta Gamification olmak üzere, Video Learning ve Katalog eğitimler noktasında Hi e-learning olarak önemli çalışmalar yaptıklarını aktardı. Katalog e-eğitimlere örnek olarak KVKK eğitimi, Bilgi Güvenliği eğitimlerini gösterdi.
Oyun tabanlı eğitim, aslında mevcut bilgilerle donatılmış E-Öğrenme sistemini daha eğlenceli hale getirmeyi hedeflemektedir. İnternet üzerinden sunulan eğitimleri, animasyon destekli, etkileşim odaklı olarak ortaya koyan oyunlaştırma (gamification) metodu ile öğrenme süreçlerindeki algı ve verimlilik maksimize edilmektedir. Böylece eğitim süreci, öğrenci merkezli olarak yeniden ele alınmakta ve mevcut eğitimlerdeki bilgiler ile eğitim sonunda kazanılması beklenen nitelikler, oyun oynama yoluyla öğrenciye aktarılmaktadır.
Sonuç olarak görülmektedir ki teknolojinin getirdiği yenilikler hiçbir zaman sona ermemekte, aşamalar halinde kendisini geliştirerek hayatımıza etki etmektedir. Bunun en önemli örneği öğrenim metotlarımızda ve süreçlerimizde yaşadığımız değişimdir. Uzaktan eğitim ile başlayan yeni öğrenme süreci, oyun tabanlı eğitim ile desteklenerek farklı bir boyuta taşınmış ve karşımıza daha yeni nesil bir öğrenme metodu çıkartmıştır. Tüm bu süreci izlediğimizde elde etmiş olduğumuz veriler, bizlere değişimin bir sınırı olmadığını göstermiştir. Bu nedenle E-Öğrenme konusunda, ilerleyen yıllarda yeniliklerin ortaya çıkmasına kesin gözle bakılmakla birlikte nelerin değişip nelerin değişmeyeceği ise büyük bir merak konusudur.
Yorum Yap